1 ay önce | Okunma Sayısı : 109
Türkiye’nin demokrasi tarihine kazınan en karanlık günlerden biri olan 12 Eylül 1980 darbesi, üzerinden 45 yıl geçmesine rağmen toplumda derin izler bırakmaya devam ediyor. “Bayrak Harekatı” kod adıyla hazırlanan darbe planı, aylar süren gizli çalışmaların ardından sabaha karşı uygulandı.
Cunta tüm yetkileri ele geçirdi
12 Eylül sabahı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren’in radyodan okuduğu bildiriyle Türkiye yeni bir döneme uyandı. Evren’in yanı sıra Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun’dan oluşan Milli Güvenlik Konseyi, ülke yönetimini ele geçirerek tüm demokratik mekanizmaları askıya aldı.
Binlerce gözaltı ve idam cezası
Darbe sonrasında Türkiye büyük bir baskı dönemine sürüklendi. Yaklaşık 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 7 binden fazla kişi hakkında idam cezası istendi, 517 kişi idama mahkûm edildi ve 48 kişi idam edildi. Bunlardan biri, yaşı büyütülerek darağacına gönderildi.
Siyasi ve toplumsal sonuçlar
Darbe ile birlikte parlamento ve siyasi partiler kapatıldı, sendikalar dağıtıldı, basın üzerinde ağır sansür uygulandı. Yüz binlerce kişi işkencelere maruz kaldı, toplum büyük bir travma yaşadı. 12 Eylül yönetimi, yeni bir anayasa hazırlatarak antidemokratik düzeni kurumsallaştırdı.
Demokrasi mücadelesi devam ediyor
Bugün, 12 Eylül’ün üzerinden 45 yıl geçse de darbenin izleri siyasette, toplumda ve hukuk sisteminde hâlâ hissediliyor. Uzmanlar, bu dönemin sadece bir askeri müdahale değil, Türkiye’nin demokratik gelişiminin önünde ciddi bir engel olduğunu vurguluyor.